Serkan Yüksel’in altinci ve x-ist temsiliyetindeki ilk kisisel sergisi “Sert Bir Rüzgar Dolasiyordu Meydani”, 9 Mayis-15 Haziran 2019 tarihleri arasinda izleyiciyle bulusuyor.
Güncel sorunlara yönelik elestirilerini güçlü sembol ve imgeler araciligiyla aktaran Serkan Yüksel’in x-ist’teki ilk kisisel sergisi “Sert Bir Rüzgâr Dolasiyordu Meydani”, 9 Mayis ile 15 Haziran günleri arasinda izleyiciyle bulusuyor. Titizlikle yarattigi bosluklar ve çok katmanli yüzeylerini etkili kilan güçlü kurgusu, Serkan Yüksel’in özgün elestirel disavurumunun temelini olusturuyor. Yüksel, politik elestirilerinde toplumsal hafizanin yani sira bireyin anilarina da odaklaniyor. Geçmisin izlerini bazen bir ogulun elma yerine hedef olusunda, bazen de ürkek bir tavsanin sindirilisinde buluyor. Sanatçi, insanligin en önemli sorunlarina, bazen varolusa bazen de yok olusa yöneltiyor bakislarini... William Tell’den Darwin’e, efsanelerde ve bilimde, görünenin ardindaki gerçegi ariyor. Yüksel’in metafor kullanimi ve detayci kurgusu, incelikli bir düsünme sürecine sevk ediyor.
Derya Yücel’in hazirladigi sergi metninden:
“…Serkan Yüksel’in, haritalar, kaliplar, patronlar, gazetelerden titizlikle, katman katman keserek, biçerek, ayirarak, yontarak, birlestirerek, dönüstürerek ortaya çikardigi resimlerin plastik dinamizmi sert, yikici ve siddet yüklü oldugu kadar kirilgandir da. Tüm o göstergeler, metaforlar, sembollerden fiskiran insanlar, hayvanlar, insan-hayvanlar, seyler ve tanimlanamaz yaratiklarla dolu bir girdabin içinde dönüp duran evrenin izini süren sanatçi, insanin yaralanabilirligini, kagidin belli belirsiz ve narin ama o denli aci verici kesiginin izinde arar. Kesigin sizisinda, yaranin izinde, iyilesme olasiliginin umudunu söküp çikarmakla, iktidarin yarattigi hakikate karsi düs gücüne dayali sembolik bir masala, yaratici edimi araciligiyla kendi öznel hakikatine biçim vermekle ilgilenir. Çünkü, yaralanabilir (kirilgan) olan magdur degildir aksine hem bireysel hem kolektif olarak eyleyebilir, etkilenmeye ve karsiliginda etkilemeye açik olabilir. Sanatçinin edimi, çürümüs, hastalikli, karanlik ve trajedi yüklü bu insanlik tarihi meydaninda, toza dumana ve çetin rüzgara ragmen meydan savasini sürdürmek gibidir. Çünkü, kendimizi teslim etmek zorunda kaldigimiz ve degistirmek için savasabilecegimiz acilar arasindaki çizgiyi (kesigi) olusturmak, özünde politiktir. …”