Seda Hepsev, pop art'i çagristiran temalariyla yeni bir tual dilini arastirirken, yalinlasan çizgiler ve boya kullanimiyla tualin bir grafik dile dogru yaklasabilecegini gösteriyor.
Temelinde ironik bir bakis açisi ve kara mizah ile beslenen yapitlar, kendini resimde arayan formlar ve sanatçilardan somut bir örnek olarak Seda Hepsev; bize sundugu yalinlikta, boyanin ötesinde, sürüs diline ve bir renk yapisina fazla takilmadan daha derinlere inmemize imkan taniyor. Illüstratif yanlarinin ön plana çiktigi bu resimler, bu sifatlarin ötesine geçmeyi basariyor.
Seda Hepsev'in tersine Erkut Terliksiz, grafikten ve genel bir grafik anlayisindan daha ileriye giderek yapi bozucu, içinde "bad painting" ve "cut-up" ögeleri barindiran, daha çig çözümlemelerle, resmi daha üst boyutlara iterek bu sergideki yerini aliyor. Erkut, (klasik anlamiyla bir güzel sanatlar okulu'nun "resim" degil, "grafik" tasarim bölümündeki egitimi sonucu) "alayli" bir sanatçi.. Bu son derece yetenekli ve özgün Istanbullu grafik sanatçisinin bu ilk sergisine yön gösteren uygulamalar ve hareketler, resimsel döngüsünü betimliyor.
Bu genç sanatçinin gözü, çogunlugun pek de merak etmedigi günlük kisisel diyaloglarin o "vurucu anlari"nin arayisinda. Yapitlari, sade-günlük yasamin mikroskobik kesitlerini, en taze ve en disavurumcu sekliyle temsil etmeye çalisiyor.
Bugün karsimizda olan fotograflar Melisa Önel'in elinden çiktiklarini söylüyorlar bize. Renkli orta format fotograflar monokroma yakinlar. Aslinda renkli fotografin ülkemizde fazla kullanilmayan ve soyutlama imkani veren tonlarin kullanilmiyla Melisa'nin fotograflari bir anda siradan renkli fotograflarin disina çikiveriyor. Bu özellikleriyle dünyada çagdas fotografin gittigi yöne yaklasan fotograflarla karsi karsiya gelinildigi söylenebilir. Melisa'nin yeni islerinde de belli bir hikayenin varligi söz konusu, ama bu fotograflar tek baslarina da ayaklari üzerinde durabiliyor. Yine de bu, özgürce de varolabilen bu fotograflarin bir araya geldiklerinde birliktelik olusturmasina engel olmuyor. Anlatilan hikaye belli oranda sikinti duygusu barindiran ve belki de fotografçinin iç dünyasindaki degisimleri bize yansitan bir hikaye. Sonuç olarak sorular sorduran ve merak uyandiran yeni fotograflar var karsimizda. Dogrudan olmasa da dolayli olarak otobiyografik özellikler tasiyan fotograflar bunlar ve bu durum, anlatilan hikayenin özgün olmasina katkida bulunuyor.