Seda Hepsev'in dördüncü kisisel sergisi "Çocuk Dogum Günlerinde Herkes Çocuk Olurdu" 20 Ocak - 12 Subat, 2011 tarihleri arasinda
x-ist'te sanatseverlerle bulusuyor.
Seda Hepsev'in dördüncü sergisi; her birinde farkli bir tematik yapi kullanilmis olsa da sanatçinin temel bir düsturu var: ironi.
Ironinin sözlük anlami sudur: (eski yunanca eironeía) Söylenenin tam tersinin kastedildigi ifade... Söylenen ya da yapilan eylem, ciddi görüntüsü altinda karsit söylenceyi ya da eylemi çeliski noktasina çekmeyi hedefler. Mizahtan farkli olarak ironi daha elestirel yaklasir. "Ironi", mimik, jest ve tonlama ile söylemek istenenin altini dolayli çizer.
Bir önceki sergisi olan "Bazi Yanlislar Dogrulari Götürmez"'de Hepsev, vesikalik çektirirken gözü kapali çikmis insanlari, damat veya gelinden birinin anca yarisinin göründügü dügün fotograflarini, tasiyicisi görünmeyen pankartlari, yani normal sartlarda burusturup çöpe atilmasi, ya da günümüz dijital teknolojisinde basitçe "delete" edilmesi tercih edilebilecek, çekim hatalari dolu monokrom "insani hal" fotograflarini farkli ebatlarda resmederek sanat hayatimiza "tuval üzeri anti-kadraj" kavramini hediye etmisti...
Bu kez ise sanatçi tuvallerinde dogal kurguya müdahale eden, "kod bozan" bir ironiyi temel alarak, ideal ile gerçek arasindaki tutarsizligi göstermek için bedenin temsiliyle ilgili duruslari günlük hayatta karsilamayan postürleri, jestleri, tavirlari irdeliyor.
Tuvallerdeki islerin kahramanlari, tümü korunakli yerlesim bölgelerine, sitelere siginmis kentsoylu, yetiskin kadin ve erkekler. Çikis noktasi hepimizin çocukken kumaslardan, battaniyelerden masa altlarina, odalarin ortalarina yaptigimiz çadirlar olan bu siteler gerçekte yarattiklari özel "habitat"lar. Kimse ne kaçiyor ne de saklaniyor.
Bir sey de gizlemiyorlar, sadece direniyorlar, zaten buna gerek de yok, çünkü bu yapi onlari cemaat haline getiriyor, aynilastiriyor. Hiçbirinin yüzleri olmamasi da bu yüzden, çünkü yüzler kisiler arasinda bir sinirdir; bireysellestirir, oysa onlar bu aynilasmanin sagladigi "sanal" direnç ve güvenlik alanina siginiyorlar; gönüllü olarak kimliksizlesiyorlar.
Verdikleri pozlarin ve bunun yarattigi duraganligin onlari heykellestirmesi de bu tezi dogruluyor. Gerçi "bir-dakikalik" gelgeç heykeller bunlar; donmuslar, güven vermiyorlar, tekinsizler... Ancak yine de bu belirsizligi kirma adina izleyiciler, tipki bir annenin yeni dogmus bebeginin gögsünü sürekli dinlemesine es bir refleksle bu halin tek bir an için bile olsa kirilmasini istiyorlar.
Hepsev ise bu talebi, aktörleri birebir tuvallerindeki kisiler olan bir video-animasyon üreterek zekice bir hamle ile karsiliyor ve tipki bir oyun gibi kendilerinin degil, bizzat içinde bulunduklari "habitat"in devinimlerini yansitarak onlarin bu suni (ama hizli) evrimin içerisinde yavas yavas yok oluslarini belgeliyor.
Izliyoruz!
SEDA HEPSEV Istanbul, 1978
Yildiz Teknik Üniversitesi, Sanat ve Tasarim Bölümü'nde sanatta yeterlilik programina devam eden Hepsev, Kesisme I (2005), Yutan Eleman (2007) ve Bazi Yanlislar Dogrulari Götürmez (2008) sergilerinde x-ist'te yer aldi. "Istanbul Now" (Viyana, 2007), "Art Dulcinium" (Yugoslavya, 2005), 11. Avrupali ve Akdenizli Genç Sanatçilar Bienali (Atina, 2003), Istanbul'un Kapilari (Amiens, 1999), "genç açilim" (Pera Müzesi, 2005), Contemporary Istanbul 07, 08, 09, 10, St-art 2009 (14. Avrupa Çagdas Sanat Fuari, Strasbourg, Fransa) ve SCOPE Basel 2010 dahil birçok uluslararasi sergi ve fuarda yer aldi.